
Özel İsabet Okulları Müdürü Cengiz Aygün: Çocuklarımızın yeteneklerini keşfediyoruz
Gaziantep Özel Mahmudiye İsabet Okulları Müdürü Cengiz Aygün Gaziantep Eğitim Dünyasına konuştu.
İsabet okullarında manevi ve milli değerlerin eğitimlerinin öznesi olduğunu söyleyen Aygün iyi insanlar yetiştirmek gayesinde olduklarını vurguladı.
Gaziantep’te ilkokul olarak başladıkları İsabet Okulları’nın yoğun talep sonrası ortaokul birimini de açıp kayıtlara başladıklarını belirten Aygün, her öğrencinin yeteneklerini keşfedip buna göre bir eğitim modeli uyguladıklarını söyledi.
İsabet okullarında atölye bazlı eğitimi güçlendirdiklerini ifade eden Aygün ”İstanbul’da TÜZDER (Tüm Üstün Zekalılar Derneği) ile ortak çalışıyoruz. Gönüllü ailelerin çocuklarına bireysel ve görsel zeka testleri yapılıyor. Bu test ile çocuklarının yeterlilikleri durumları ölçülüyor. Dernek, bu raporları hazırlıyor ve ailelere sunuluyor. Böylece çocuklarımızın yeteneklerini keşfediyoruz.” Dedi.
Aygün, İsabet Okulları’nın kısa zamanda Gaziantep’te önemli bir yere geldiğine de işaret ederek ”Çocuklarımızın iyi insanlar olması için gerekli olan dini ve manevi eğitimi de veriyoruz. Anne ve babasına saygılı ailesini akrabalarını ve yaşadığı toplumu düşünen iyi insanlar ülkeyi kalkındırır. Vicdanlı ve merhametli bir nesil ülkenin cevheridir. Bu nesil tarla da ,bilgisayar başında da, astronomi merkezinde de, fabrikada da vatanı ve milleti için en iyisini yapmak derdinde olur. Gözünü dünya bürümemiş bir nesil yetiştirmek istiyoruz. Boşluğa bakan değil ait olduğu topluma bakan nesiller gayemizdir.” Diye konuştu.

Gaziantep Özel Mahmudiye İsabet Okulları Müdürü Cengiz Aygün Gaziantep Eğitim Dünyasının sorularına verdiği cevap şöyle:
Cengiz bey okulunuz için neler söylemek istersiniz?
2008 yılında dershanecilikle başlayan İsabet Dershaneleri yerini Gaziantep İsabet Okullarına bıraktı. Kurumsal bir okuluz. Farklı şehirlerde şubelerimiz var. Gaziantep'te yeni bir okuluz ama okul işinde yeni değiliz. Tecrübeli bir kurumuz. İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de, Konya’da uygulanan sistemin aynısını Gaziantep'te uyguluyoruz. Atölye eğitimlerimiz var. Anaokulundan ortaokula kadar bütün öğrencilerimiz atölye eğitimleri alırlar.
Hocam bu atölyelerde için neler var?
Robotik kodlama atölyeleri, zeka oyunları ve mantık oyunlarına yönelik atölyelerimiz var. Görsel sanatlara yönelik atölyemiz, fen ve bilime yönelik STEM eğitimini kapsayan atölyemiz, dil ve çocuğun sosyal gelişimini tamamlayacak olan sosyal beceriler atölyesi ile çocuğun manevi yönünü kapsayan Değerler Eğitimi Atölyemiz var. Bu atölyeler eğitimimizin temel sütunlarını oluşturuyor. Akademik başarı da tabii ki direk bunun tamamlayıcı noktası oluyor. Atölyelerde yabancı diller eğitim atölyesi de var. Bu atölyeler için kurumumuzda ayrı ayrı sınıflarımız var. Yani atölyeler sadece teorik olarak kurulmuş değil fiziki olarak bütün şartları ve imkanları sağlanmıştır. Yani bir zeka oyunları atölyesinde 150'ye yakın yerel zeka oyunumuz var. Çocukların direk yere minderlere rahat oturabildiği satrançtan tutun da Nasrettin Hoca, Keloğlan zeka oyunları var. Direk onlardan türetilmiş, milli kahramanlardan türetilmiş yerel zeka oyunları var.
Hocam Robotik kodlama çok revaçta...
Evet, robotik kodlama son yıllarda gündemde olan ama çoğu yerde sadece teorik de olan bir şey. Biz teoriden çok uygulamayı ön plana çıkarıyoruz. Çünkü anaokulunda bir robotik kodlamanın uygulanması zordur. Genelde set alır, bir iki tane işte bir araç halı deseninin üzerinde hareket eder. Ve bunu sadece robotik kodlama diye piyasadaki okullar üzerinde reklam yaparlar. Bizde öyle değil.

Siz de nasıl acaba?
Biz de çocuk gerçekten beş yaşındayken bilgisayarın başına oturuyor. Önce kodlamayı, bilgisayarı, bilgisayarın donanımlarını öğreniyor. Sonra hayal ettiği veya tasarladığı şeyi yurtdışından getirdiğimiz robot setleri parçalarıyla, mekanizmalarıyla kurabiliyor. Yani çocuk bizim tasarladığımız bir arabayı yapmak zorunda değil. Çocuk, kendi istediği arabayı tasarlıyor ve bunu işte pil takarak ya da çok küçük yaş grubu olduğu için elektrik direk bağlayamıyoruz. Tehlike arz edebiliyor ama pillerle direk bunu uygulayabiliyor. Yani çocuklarımızın yeteneklerini keşfediyoruz. Sonra çocuğun ilgi ve becerilerine göre bireysel eğitim veriyoruz. Temel prensimiz bu. Yani bireysel eğitim. Örneğin, çocuk matematikte üslü sayıları anlamamış; bir daha anlatalım değil, bireysel eğitimle bu işi çözüyoruz.
TÜZDER ile birlikte çeşitli çalışmalar yapıyorsunuz?
İstanbul’da TÜZDER (Tüm Üstün Zekalılar Derneği) ile ortak çalışıyoruz. Gönüllü ailelerin çocuklarına bireysel ve görsel zeka testleri yapılıyor. Bu test ile çocuklarının yeterlilikleri durumları ölçülüyor. Dernek, bu raporları hazırlıyor ve ailelere sunuluyor. Örneğin, çocuğunuzun matematik zekası çok yüksek ancak kendini ifade etmekte zorlanıyor. Biz raporla bunu çözüyor ve bu çocuğu sosyal beceriler atölyesine yönlendiriyoruz. Ya da tam tersi, sosyal alanda kendini çok iyi ifade eden bir çocuk işlemlerde sayısal alanlarda biraz zorlanıyor. O zaman da onu matematik bilim atölyesine yönlendiriyoruz. Aslında konu bazlı değil beceri bazlı gidiyoruz.
Cengiz Hocam bir de çok önemsediğiniz Değerler Eğitimi var.
Olmazsa olmazımızdır. Bizde çocuk, vatanını, milletini, bayrağını bilen, değerini bilen örneğin Kuran-ı Kerim’i okuyabilen, tek başına bir birey olduğunu kavrayabilecek şekilde bilgi birikimine sahip olarak yetiştirilir. Bununla beraber ecdadını bilen ve bununla beraber geleceğine yön verebilen bir nesil yetiştiriyoruz. Sadece bir doktor değil, vicdanlı ve inançlı bir doktor yetiştirmek istiyoruz. Çünkü inanıyoruz ki hırsızlar çok zeki çünkü aptal bir hırsız olduğunu düşünmüyoruz. Dikkat edin; milyon dolarlar vuran dolandırıcılar hep zekice planlar yapar. Zekayı verimli kullanmak okulumuzun temel prensibidir.

Okul olarak hem şehir merkezinde hem de sakin bir ortamdasınız...
Evet. Şehir merkezini en sakin noktasındayız. Aslında bu şaşırdığım bir noktaydı. Okulumuzda gürültü yapılabilecek hiç bir etken yok, hemen her aile işe giderken “hadi çocuğumu bir göreyim okulda ne yapıyor” diyebileceği veya sabah erken yol üstünde okula rahatça bırakabileceği bir konumda burası.. Okulun saatleri tamamen ideal ve çocuklar bu uzun süreçte hiç sıkılmıyor. Çünkü çoklu aktiviteler ile donatılmış, atölyelerle donatılmış. Mesela çocuk bir sınıfa girip orada akşama kadar ders işlemiyor. Haftada en az iki kez zeka oyunları derslerine giriyor, drama derslerine katılıyor. Robotik kodlama derslerine giriyor. Mesela öğretmen ardışık sayıları öğretecek bunu sınıfta işlemek yerine bunu zeka oyunları atölyesinde işliyor. Çocuk bütün gününü bu sosyal ortamda geçirdiği için akşamları yemekten sonra uyuma gereksinimi duyuyor ve teknolojinin kötü bağımlılığına maruz kalmıyor. Ödev saatlerimiz okul içinde yapılıyor, dersler bittikten sonra etüt saatinde hocalarımızla birlikte ödevler tamamlanıyor. Ayrıca bizde ödevler bireysel olarak veriliyor. Örneğin öğrenci gayet zeki ve önden gidiyor, tatmin olmadığı için farklı ödevlerle ihtiyacı gideriliyor. Yani öğrencinin durumuna göre herkse farklı ödevleler veriliyor.
Hocam bir de okulunuzda kantin yokmuş...
Yok. Biz sağlık açısından okulumuzda kantin bulundurmuyoruz. Kantinlerde ne kadar denetim olsa da orda satılanlar çocuk sağlığını kötü etkiliyor. Ayrıca özel okulda okuyan bir öğrencinin her gün okula parayla gelmesi hayatı para ve ya maddiyat olarak algılamasına neden oluyor. Çocuk tek kuruş parayla okulumuza gelmeyecek ve aynı zamanda hiç aç kalmayacak. Sabah kahvaltısı ve öğle yemeği okul tarafından veriliyor. Ana sınıflara ve birinci sınıflara ikindi atıştırmalığı veriliyor. Tamamen kendi mutfağımızda çocuklarımızın beslenmesini sağlıyoruz. Bizim okulda her çocuğun en az bir hobisi oluyor. Temel sorunda asıl bu zaten. Çocuklarımız tek kaldığında ne yapacağını bilememekte ancak sevdiği bir şeyle ilgilense bir hobi geliştirse son derece faydalı olur. Bu geliştirilemezse tabiri caizse maymun iştahlı, hiç tatmin olmayan, ufacık zorluğa katlanamayan, üstesinden gelemeyen bireyler olarak yetişirler.

Hocam İsabet okulları olarak hedeflerinizden de bahseder misiniz?
Bu okulum temel gayesi vatanına milletine hizmet edebilecek geçmişini bilen, ailesine sahip çıkan belli bir yeteneği ve başarıyı edinmiş sorumluluğunu bilen nesiller yetiştirmektir. Biz iyi insanlar yetiştirme gayesindeyiz. Mesela kızımız okudu ama evde çocuğuna bakmayı tercih etti. Her şeyden önce iyi bir anne olmayı gerektirecek vasıfları kazanır. Bir erkek öğrencimiz her şeyden önce iyi bir baba olmuş olur. İnsanlar iyi bir akademisyen iyi bir doktor iyi mühendis olabilirler ama bizce en önemlisi iyi bir insan olmaktır. Çocuklarımızın iyi insanlar olması için gerekli olan dini ve manevi eğitimi de veriyoruz. Anne ve babasına saygılı ailesini akrabalarını ve yaşadığı toplumu düşünen iyi insanlar ülkeyi kalkındırır. Vicdanlı ve merhametli bir nesil ülkenin cevheridir. Bu nesil tarla da bilgisayar başında da astronomi merkezinde de fabrikada da vatanı ve milleti için en iyisini yapmak derdinde olur. Gözünü dünya bürümemiş bir nesil yetiştirmek istiyoruz. Boşluğa bakan değil ait olduğu topluma bakan nesiller gayemizdir.
Anne ve babaların da gayesi aslında budur. Burada mesele doğru doğru bir okul seçmektir. Bizim ismimiz de buradan geliyor zaten. İsabet yani çocuğunuzun hayata doğru noktalardan yetişebilmesi için isabetli bir karar vermeniz gerekiyor Yani bu kavramı kullanmak bu tabiri kullanmak istedim. Antep'te yanlış hatırlamıyorsam anaokul, ilkokul ya da özel eğitim merkezlerini tamamını hesaplarsak 140'a yakın özel eğitim kurumu var. Velilerimiz bunların içine kendi kurumumuzu da içine katarak şöyle tarafsız olarak değerlendirseler ticari kaygısı olmayan kaç tane okul var? Yani sadece kendisini yaşatmak için kurulan topluma millete eğitim için çabalayan kaç kurum gösterebilirler? Bir eğitim kurumunun temel gayesi ticari kaygı olmamalı. 10 bin liraya mal ettiği bir eğitimin 50 bin liraya vermemelidirler.











Tüm Yorumlar