
Gaziantep’ten Türkiye birincisi kısa film: “Kırmızı”
Avrupa Birliği tarafından desteklenen ve Suriyeli öğrencilerin eğitime entegrasyonunu sağlamak için yapılan yarışmayı Gaziantep’ten “Kırmızı” isimli bir kısa film kazandı.
Avrupa Birliği tarafından desteklenen ve Suriyeli öğrencilerin eğitime entegrasyonunu sağlamak ve bu konuda farkındalık yaratmak amacı ile PİSTES’in yürüttüğü bir kısa film yarışmasında, Özel eğitim öğretmeni ve yönetmen Rıdvan Koca, Fatih Sultan Mehmet İlkokulu Müdürü Mehmet Ataşbaş ve Hamza Türker ve Yusuf El Ahmed adında başrolleri paylaşan 2 öğrenci “Kırmızı” isimli kısa filmleri ile Türkiye birincisi oldu.
Kırmızı isimli kısa filmde genel anlamda Suriyeli bir kadının farklı bir ülkede yaşadığı sorunlar üzerine farkındalık oluşturulmak amaçlanırken, Rıdvan Koca ve Fatih Sultan Mehmet İlkokulu Müdürü Mehmet Atabaş, Kırmızı isimli bu kısa filmde danışman olarak görev aldı.
Başrollerinde birisi Türk diğeri ise Suriyeli olan iki öğrencinin arkadaşlığının yanı sıra Suriyeli öğrencinin annesinin farklı bir ülkede sosyo – kültürel ve dil açısından yaşadığı sorunlar ele alındı. Dil bilmemesi sebebi ile evinden çıkmayan ve dışarıdaki işleri ise dil bilen oğlunun yaptığı annenin sürekli olarak çiçekleri ile vakit geçirmesi ise dikkat çekiyor.
Özel eğitim öğretmeni ve yönetmen Rıdvan Koca, Fatih Sultan Mehmet İlkokulu Müdürü Mehmet Ataşbaş ve öğrencilerin destekleri ile çekilen filmde mülteci bir annenin yaşadığı sorunlar ele alınırken, bunun yanı sıra iki farklı milletten olan çocukların, yetişkinlerden farklı olarak herhangi bir din, dil ve ırk gözetmeden sürdürdükleri yakın arkadaşlık göze çarptı.
TEMELİNDE DEĞİNMEK İSTEDİĞİMİZ MÜLTECİ ANNELERİN SORUNLARDIR
Kırmızı isimli kısa filmde danışman olarak görev alan Özel eğitim öğretmeni ve yönetmen Rıdvan Koca filmin konusu ile ilgili olarak, “Mültecilik insan hayatında zor. Toplumda başka bir yerde yaşamak, her şeyini bırakıp gelmek zor. Burada yani Türkiye’de bu zorluğu çocuklar biraz yaşıyor. Erkekler biraz yaşıyor. En çok da anneler yaşıyor. Onlar çalışmıyor, iş hayatından uzak ve evdeler. Mülteciliğin, vatanından ayrı kalmanın, vatanından ayrı yaşamanın çeşitli dezavantajları var. Dil, sosyo – kültürel faktörler bunlardan bazılarıdır. Bu topluma adaptasyonu çocuklar ve erkekler bir nebze olsun aşıyor. Okul ve iş ortamında. Kadınlar ise genellikle evdeler ve çoğunun bir akrabası, bir tanıdığı ya bir başka memlekette ya da Suriye de ve bu sebeple burada yalnız kalıyorlar. Bu yüzden kadınların dil öğrenme oranları çok daha düşük. Bizde bu dilini, yurdunu ve memleketini bilmediği bir yerde yaşadığı durumun en büyük faturasının kadınlara çıktığını, zorluğunu en fazla onların yaşadığını göstermek istedik. Bunun yanı sıra her ne kadar annelik duygusunun evrensel bir duygu olsa da, bu bağlamda sosyo – kültürel açıdan kadınların ne kadar zorlandığını göstermek istedik. Temelinde değinmek istediğimiz mülteci annelerin sorunlardır” dedi.
GERÇEK BİR HİKAYE
Filmin yayınlanmadan önceki sürecinden ve hikâyesinden kısaca bahseden Koca, “Liseler arası bir yarışmaya hazırlanmıştık. Senaryoyu filmin teknik altyapısını çekimini hep birlikte yaptık. Öğrencilerimizin başrolünde olduğu bizimde danışmanlık şeklinde destek verdiğimiz. Gerçek bir hikaye var aslında burada. Suriyeli bir annenin gerçekten yaşadıkları üzerine neler ekleyebiliriz, neler çıkarabiliriz diye başladığımız. Diğer yandan da toplantılarla çocuklarımızın, öğretmenlerimizin ve diğer arkadaşlarımızın yardımı ile hazırladık ve yazdık. Sonrasında 3 – 4 günlük bir çekim süremiz oldu. 1 günlük süreçte de kurgusunu hazırladık. Daha sonrasında ise yarışmaya gönderdik” ifadelerini kullandı.
NEDEN KIRMIZI?
Türkiye birincisi oldukları Kırmızı isimli bu kısa filmin isminin neden kırmızı olduğunun da altını çizen Koca, “Film siyah beyaz bir film. Sadece sonundaki gül kırmızı oluyor. Oradaki o kırmızı gül, farklı bir vatanda bulunan mülteci bir annenin yaşamının iyi gitmesini ümit ederek, bir çocuğun ona bir gül vererek o adaptasyon sürecinde “Biz sizin yanınızdayız” demek. O birliği, beraberliği ve bütünlüğü vermek” diye konuştu.
BİRLİKTE BİR ŞEYLER PAYLAŞABİLEN HER ÇOCUK AYNI IRKTADIR AYNI MİLLETTEDİR
Her ne kadar filmin temelinde mülteci bir kadının farklı bir ülkede yaşamak zorunda kalması ile bunun yanı sıra sosyo – kültürel ve dil açısından yaşadığı sorunlar ele alınsa da bunun yanı sıra iki farklı ırktan öğrencinin yetişkinlerden farklı olarak din, dil ve ırk gözetmeksizin yakın bir arkadaşlık sürdürdükleri konusuna da değinen Koca, “Çocukluk özünde herhangi bir dış müdahaleye, yetişkin ortamındaki çeşitli ön yargılara, sorunlara ve problemlere maruz kalmaz. Hepimiz böyleydik. Ne din bilirdik. Ne ırk bilirdik. Çünkü çocukluğun sembolü basittir. Çocukluk mutluluk, eğlence ve anlaşabilmektir. Bizim bu filmimizdeki Türk ve Suriyeli öğrenci de zamanlarını birlikte geçiren, aynı okulda, aynı mahallede yaşayan iki çocuktur. Burada çocukları birbirine bağlayan şey dinden, dilden ve ırktan ziyade bulundukları sosyo – ekonomik ve kültürel yaşamlarıdır. Orada farklı ırktan iki çocuk yok. Aynı mahallede yaşayan iki çocuk var. Konuşabilen, anlaşabilen, birlikte bir şeyler paylaşabilen her çocuk aynı ırktadır aynı millettedir.” Dedi.
BİRİNCİ OLACAĞIMIZI BİLMİYORDUK
Bu projenin 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü sebebiyle yapılan bir yarışma olduğunu dile getiren Koca, Suriyeli öğrencilerin eğitime entegrasyonu konulu bir proje olduğunun altını çizerek, Suriyeli öğrencilerin eğitime entegrasonu konulu bir proje Avrupa Birliği’nin desteklediği bir proje, bu projede Türkiye’de yapılan bir yarışmaydı bu. 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü hususuyla yapmış olduğu bir yarışmaydı. Biz bu filmi çekerken aslında sadece bu konuya bir farkındalık oluşturmak için çektik. Bizimde söyleyeceğimiz bir şeyler var diye girdik. Birinci olacağımızı da bilmiyorduk. Birinci olunca, çocuklarımız adına çok sevindik. Daha çok insanın izlemesine ve daha çok insana ulaşmasına vesile oldu ve bu da umut vericiydi” ifadelerini kullandı.
GÜN IŞIĞI VURGUSU
Son olarak ise siyah beyaz bir film olsa da sürekli olarak Suriyeli çocuğun yüzüne gün ışığının vurduğu dikkat çekiyor. Bu konuya da açıklık getiren Koca şu ifadelere yer verdi:
Oradaki Suriyeli çocuğun yüzünde sürekli olarak bir ışık var. Gün ışığı, film siyah beyaz olsa bile bu çok açık bir şekilde belli olan bir ışık var. Sınıfta yine yüzünde bir gün ışığı var. Bizim bunu yapmaktaki amacımız çocuğun kendi öz memleketinde değil de başka bir memlekette olmasını göstermek istedik o ışıkla.











Tüm Yorumlar